Belgün Turan

Sevgili Yeliz’ciğim,

Sana olan duygularımı yazma zamanı. Bir yogi, bir eğitmen olarak. Aslında bunları sana sözlü olarak söylediğimi biliyorum. Ama sözler uçar tabii ki. Seninle yoga boyutunda tanışmamızın en büyük etkeni Zeynep tabii ki. Kasım ayında yola çıkmamızı sağlayan öncelikle o. Dolayısıyla önce ona saygımı sunmalıyım. Sonra annen “hadi başlıyoruz” diye haber saldı. Sonra da sen. Seni lise yıllarında tanıdıktan sonra ailesel bazdaki ilişkiler nedeni ile dönem dönem gördüm. Düğününe de gelmişliğim vardır hani. Mesela düğün gününde deselerdi ki Yeliz’le yıllar sonra aynı coşkuyu aynı duyguları paylaşacaksın gülerdim galiba. Belki de sen de aynı tepkiyi gösterirdin.

Önce küçük odada başladık serüvene. Annen, sen ve ben. Geçmişimiz olmasına rağmen hem biraz uzak hem biraz temkinliydik başlangıçta galiba. Ancak ilk dersten sonraki gün omzumun altındaki, hiç muhatap bile olmadığım kasımın ağrıması enteresan geldi ve çok etkilendim. Bir süre yalnız üçümüz devam ettik. Sonra aslında çok yakın olduğumuzu gördük. Keşfettik. Güldük, ağladık. Birçok duyguyu beraber yaşadık. Meditasyonda değişik diyarlara yolculuk yaptık. Paylaştık. İçinde olmamamız gerektiğini izleyici olmanın doğru olduğunu öğrettin sen. Sonra yeni partnerlerimiz oldu. Bu güzelliği yaşamaya başladıktan sonra sevdiklerimin de bundan yararlanmasını çok istedim. Kendi çapımda bunun için çaba sarf ettim ve haklı çıktım. Ben kaynaklı herkes seni çok sevdi. Çünkü sen işte böyle bir ışıksın. Grubumuz genişledi. Salona geçtik. Aynı coşkuyu doya doya yaşadık. Ve tatile girdik. Yenilenmek için.

         Yoga ve sen bana neler kazandırdın;

1-      Acılarımı azaltmayı,

2-      Yüzümü umursamamayı,

3-      Yoksunluğa alışmayı ve kabul etmeyi,

4-      Işığın var olduğunu,

5-      Stresi atmayı,

6-      Coşkuyu yaşıma rağmen yeniden hissetmeyi,

7-      Tutulmaların (sırttaki) yok olmasını ve omurgamın düzelmesini,

8-      Eve yemekli misafir çağırdığında önce yoga yapıp sonra huzur içinde misafir ağırlamayı,

9-   Stephan Mıcus’u,

10-   Ve ve ve hem içimizdeki güneşi hem de dünyanın güneşini selamlamayı,

11-Yogim olmana rağmen seni kızım gibi sevmeyi,

Ve daha şu an aklıma gelmeyen güzel, hüzünlü ve heyecanlı duyguların var olduğunu hatırlamayı ve yaşamayı öğrettin.

      Sağol Yeliz.

Seninde yolun hep ışıklı olsun. Işığın hep parlasın ve hep coşku dolu olsun. Üzülme demiyorum üzülebilirsin ama sonrasında hep sevineceğin güzelliklerle karşılaş ve hayatı coşkuyla yaşamaya ışığını saçmaya devam et. Sevgilerimle

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.